BÖLÜM 10

1. Kral Artakserkses anakaradan ve denizdeki adalardan zorun­lu vergi aldı.
2. Tüm bu kudretli davra­nışlar ve Mordekay'a bağışladığı yük­sek onurlar Med ve Pers krallarının tarih kitaplarında yazılıdır.
3. Şöyle ki, Yahudi Mordekay yetki bakımından Kral Artakserkses'ten sonra geliyor­du. Yahudilerin Mordekay'a büyük saygısı vardı, binlerce kardeşi ona de­ğer veriyordu. Çünkü o ulusunun iyili­ğini düşünüyor, tüm soyunun varlık ve erinç içinde yaşamasını diliyordu.
F-1. Mordekay şöyle dedi:  "İşleyen Tanrı'dır.
2. Oluşan olaylarla ilgili düşümü anımsıyorum. Tüm gördükle­rim gerçekleşti:
3. Irmak olan küçük pı­nar, parlayan ışık, güneş, sel gibi akan su. Irmak Ester'dir, kral onunla evlen­di ve onu kraliçe yaptı.
4. İki ejderha da Haman ve bendim.
5. Uluslar, Ya­hudi adını ortadan silmek için birle­şenlerdi.
6. Tek ulus, benimkidir, İsra­il'dir. Tanrı'ya yakardılar ve kurtul­dular. Evet, Rab ulusunu kurtardı, Rab bizi tüm bu kötülüklerden kurtardı. Tanrı uluslar arasında asla görülme­yen belirtiler ve doğaüstü olaylar oluş­turdu.
7. O, iki yazgı saptadı, biri kendi ulusu içindi, öteki de tüm öbür ulus­ları ilgilendiriyordu.
8. Bu iki yazgı Tanrı'nın tüm uluslarla ilgili olarak sapta­dığı saatte, zamanda ve günde ortaya çıktı.
9. Böylece Tanrı ulusunu anımsa­dı ve mirasını korudu.
10. Onlar için bu günler, Adar ayının on dördüncü ve on beşinci günleri, Tanrı'nın huzurun­da toplantı, mutluluk ve sevinç günle­ri olacaktır. O'nun ulusu İsrail'in tüm kuşaklarında sonsuza dek sürecektir."
Ptolemi ile Kleopatra'nın yöneti­minin dördüncü yılında, kâhin oldu­ğunu söyleyen Dositeus, Levit ve oğlu Ptolemi, daha önce sözü geçen Purimleilgili mektubu getirdiler. Bu mektu­bun gerçek olduğu konusunda diren­diler. Çeviriyi yapan, Yeruşalim'de ya­şayan kişilerden biri olan Ptolemi'ninoğlu Lisimakus'tur.

BÖLÜM 9

1. Kralın buyruğu ve bildirisi Adar adındaki on ikinci ayın on üçüncü gününde yürürlüğe girdi. Yahudi düş­manları onları o günü ezmeyi umut et­mişlerdi, ama tam tersi oldu; Yahu­diler düşmanlarını ezdi.
2. Kral Artakserkses'in tüm illerindeki kentlerde Yahudiler bir araya geldiler. Onlara zarar vermeyi tasarlayanlara bir darbe indirmek istiyorlardı. Hiç kimse onla­ra karşı koymadı, çünkü çeşitli uluslar şimdi Yahudilerden korkuyordu.
3. İl yöneticileri, prensler, valiler ve kralın memurları, hepsi de Mordekay'dan ürktükleri için Yahudileri destekli­yordu.
4. Gerçekten Mordekay sarayda bir güçtü ve ünü tüm illerde yayılıyor­du. Mordekay'ın gücü gittikçe artıyor­du.
5. Böylece Yahudiler tüm düşman­larını kılıçtan geçirdi, bunun sonucun­da ülkede kan döküldü, yıkım oldu. Yahudiler düşmanlara karşı başarılı oldular.
6. Yalnız Sus Kalesi'nde Yahudiler beş yüz kişi öldürdü.
7. Tanınmış kişi­lerden Parşandata, Dalfon, Aspata,
8. Porata, Adalya, Aridata,
9. Parmaşta, Arisay, Ariday, Vayzata,
10. Hammedatanın oğlu Yahudilere işkence eden Ha­man'ın on oğlu öldürüldü. Ama Yahu­diler çevreyi yağma etmediler.
11. Sus Kalesi'nde öldürülenlerin sayısı aynı gün krala bildirildi.
12. O da Kraliçe Ester'e şöyle dedi: "Sus Kale­si'nde Yahudiler beş yüz kişiyi ve Haman'ın on oğlunu öldürdü. Krallığın öbür illerinde kim bilir neler yaptılar? İstediğini bildir, sana vereyim. Dileği­ni söyle, bildirdiğin an senin olsun."
13. Ester şu yanıtı verdi: "Eğer kral isterse, Sus'taki Yahudiler kralın bu­günkü bildirisini yarın da uygulasın. Haman'ın on oğluna gelince, onların vücudu darağacına asılsın."
14. Ardın­dan kral bütün bunların yerine getiril­mesini buyurdu. Sus'un bildirisi ya­yınlandı ve Haman'ın on oğlu asıldı.
15. Böylece Sus'taki Yahudiler Adar ayı­nın on dördüncü günü yeniden toplan­dılar ve kentte üç yüz erkek öldürdü­ler. Ama kenti yağma etmediler.
16. Kralın illerinde yaşayan öbür Ya­hudiler hayatlarını korumak ve düşman­larından kurtulmak için toplandılar. Düşmanlarından yetmiş beş bin kişiyi kılıçtan geçirdiler. Ama çevreyi yağma etmediler.
17. Bütün bu olaylar Adar ayı­nın on üçüncü günü oluştu. On dördün­cü günü dinlendiler, şölenler verip se­vindiler.
18. Ama Sus'taki Yahudiler, on üçüncü ve on dördüncü günlerde top­landılar, on beşinci gün dinlendiler. O gün şölenler verip sevindiler.
19. Bu ne­denle savunmasız köylerde yaşayan taş­ralı Yahudiler, Adar ayının on dör­düncü gününü sevinç, şölen ve tatil günü olarak kutlarlar ve birbirlerine yemek sunarlar. Oysa kentlerde oturan­lar Adar'ın on beşinci gününü kutlar­lar ve komşularına yemek sunarlar.
* Purim: İbranice. Şubat ya da Mart'a rast­layan ve Haman'ın elinden Yahudi halkının kurtuluşu anısına yapılan Yahudi bayramı.
20. Mordekay bütün bu olayları yazdı. Ardından Kral Artakserkses'in illerinde yaşayan, yakında ya da uzakta olan Yahudilere mektuplar gönderdi.
21. Her yıl Adar ayının on dördüncü ve on beşinci günlerini bayram olarak kutlamalarını onlara bildirdi.
22. Çünkü o günlerde Yahudiler düşmanlarından kurtulmuşlar, o ay içinde acıları se­vince, yasları tatile dönüşmüştü. Mordekay o günlerde şenlik yapmalarını ve sevinmelerini, birbirlerine yemek sunmalarını ve yoksullara armağanlar vermelerini onlara söyledi.
23. Bu bay­ramı kutlamaya başlayan Yahudiler Mordekay'ın bütün yazdıklarını kabul edip yerine getirdiler.
24. Mordekay bu konuda onlara şun­ları yazmıştı: "Tüm Yahudilere iş­kence eden Agaklı Hammedata'nın oğlu Haman, Yahudilerin kökünü ku­rutmak için bir suikast hazırlamıştı. Onları yere vurup yok etmek için pur yani kura çekmişti.
25. Ama Mordekay'ın asılmasını buyurması için yeniden krala gittiği zaman, Yahudilere karşı çevirdiği kötü entrikalar geri tepti ve gerek kendi ve gerekse oğulları dar­ağacına asıldı.
26. Pur* sözcüğünden ötü­rü bu günlere Purim adı verildi." Böy­lece bu mektupta yazılı olanlardan ötü­rü, gördüklerinden ve başlarına gelen şeylerden ötürü,
* Pur:  İbranice "Kura çekmek" anlamına gelir. Purim sözcüğü ise çoğuldur.
27. Yahudiler her yıl, buyrulan biçimde ve tarihte, bu iki günü kesinlikle kutlamaya ant içtiler. Kendi soylarından olanların ve onlara katılanların da aynı şekilde davranma­larını salık verdiler.
28. Böylece her kent­te, her ailede bir kuşaktan öbür kuşa­ğa anımsanan ve kutlanan bu Purim günleri asla kaldırılmayacak ve bu günlerin anısı soylarında asla yok ol­mayacaktır.
29. Avihayil'in kızı Kraliçe Ester bu ikinci mektubu onaylamak için tüm yetkisiyle yazdı.
30. Artakserkses'in kral­lığının yüz yirmi yedi ilinde yaşayan Yahudilere mektuplar gönderdi.
31. Se­vecenlik ve dostlukla kaleme alınan bu mektuplar, Yahudi Mordekay'ın öğütlediği gibi Purim günlerini gere­ken tarihte kutlamalarını buyuruyordu.
32. Bu kutlamalara gerek kendileri­nin gerekse kendi soylarından gelen­lerin katılmalarını bildiriyor, tutulacak oruçlar ve yakılacak ağıtlar için bazı yeni kurallar ekleniyordu.

BÖLÜM 8

1. Aynı gün Kral Artakserkses, Yahudilere işkence eden Hamanın evini Kraliçe Ester'e verdi. Ester, Mordekay'la olan ilişkisini krala açık­ladı. Mordekay kralın huzuruna kabul edildi.
2. Mühür yüzüğünü Haman'dan geri alan kral, onu parmağından çıkar­tıp Mordekay'a verdi. Ester de Ha­man'ın evinin yöneticiliğine Mordekay'ı atadı.
3. Ester yine kralla görüştü. Ağlaya­rak kralın ayaklarına kapandı ve yalvararak ondan yardım diledi. Agaklı Haman'ın Yahudilere karşı hazırladı­ğı suikaste ve kötü tasarıya engel ol­masını istedi.
4. Kral altın asasını ona doğru yöneltti. O zaman Ester ayağa kalktı ve onunla karşı karşıya kaldı.
5. Ester şöyle dedi: "Eğer kral öyle di­liyorsa ve eğer ben onun gözüne girmişsem, dileğim krala uygun geliyor­sa ve o benden hoşlanıyorsa, AgaklıHammedata'nın oğlu Haman'ın mek­tuplarını lütfen yazılı olarak geçersiz kılsın. Haman bu mektupları, krallığın tüm illerindeki Yahudilerin yok edilmesi için yazmıştır.
6. Ulusumu salt acı beklerken ben nasıl olup bitenleri gör­mezlikten gelebilirim? Soyumun yok edilmesine tanıklık etmeye nasıl daya­nabilirim?"
7. Kral Artakserkses, Kraliçe Ester'e ve Yahudi Mordekay'a şöyle dedi: "Ben payıma düşeni yaptım, Haman'ın evini Ester'e verdim ve Yahudileri yok etme­yi tasarladığı için Haman'ı darağacına astırdım.
8. Şimdi siz istediğiniz gibi on­lara en uygun biçimde yazabilirsiniz. Kralın adına yazar, kralın mühür yüzü­ğünü kullanarak mührü basarsınız. Çün­kü kralın adına yazılmış ve onun mührü­nü taşıyan bir buyruk asla geri alına­maz."
9. Kralın yazmanları çabucak çağrıl­dı -üçüncü aydı, Sivan ayının yirmi üçüncü günüydü- ve Mordekay onlara bir buyruk yazdırdı. Bu buyruk yüz yir­mi yedi ile Hindistan'dan Habeşistan'a dek uzanan illerdeki Yahudilere, prens­lere, vali ve yöneticilere yazılmıştı. Her il için kendi alfabesi ve her ulus için kendi dili kullanılmıştı. Yahudilere de kendi alfabelerinde ve dillerinde yazıl­mıştı.
10. Kral Artakserkses'in adına yazı­lan ve kralın yüzüğüyle mühürlenen bu mektuplar ulaklara verildi.
11. Bu mektuplarda kral, Yahudilere yaşadıkları kentlerde kendilerini korumak amacıyla toplanmak hakkını veriyordu. Bundan öte Yahudilere, kendilerine saldırabilecek olan her­hangi bir ulus ya da ilin silahlı güçle­rini, kadınlarını, çocuklarını yok et­mek, kılıçtan geçirmek, tümünün kö­künü kurutmak ve mallarını yağma et­mek hakkını veriyordu.
12. Bu buyruk Kral Artakserkses'in tüm illerinde aynı gün yürürlüğe giriyordu - Adar ayı olan on ikinci ayın on üçüncü gününde.
E-1. Mektubun metni aşağıdadır: "Ulu Kral Artakserkses'ten, Hindistan'dan Habeşistan'a dek uza­nan yüz yirmi yedi ilin prenslerine, il valilerine ve tüm sadık uyruğuna selamlar.
2. "Kendilerine iyilik eden kişilerin cömertçe verdiği armağanlarla birçok kez onurlandırılan çok sayıda insan, sonuç olarak kendilerini herkesten üs­tün görür.
3. Buyruğumuza zarar ver­mekle yetinmeyip, yiyip içmedeki aşı­rılıklarına bakmadan onlara iyilik eden kişilere karşı entrika çevirmeye başlı­yorlar.
4. İnsanların yüreğinde şükran duygusunu yok etmekle yetinmeyip, iyilikten haberi olmayan kişilerin al­kışlarıyla kıvanç duyuyorlar. Oysa Tan­rı her şeyi görür ve günah işleyenlere karşı olan Tanrı'nın adaletinden asla kurtulamayacaklardır.
5. "Böylece çoğu kez yetkili kişiler, dostlarına inanıp işlerin yönetimini on­lara bırakırlar ve onların etkisinde ka­lırlar. Sonunda onlarla birlikte suçsuz­ların dökülen kanlarından sorumlu olur­lar ve onarılması olanak dışı acılara ka­rışmış olurlar.
6. Kötü niyetli kişilerin düzmece kanıtlarıyla yöneticilerin dü­rüst amaçları yanlış yola yöneltilir.
7. "Sözünü ettiğimiz daha eski çağ­ların tarihinde bunu gözlemek olası­dır, ama buna hiç gerek yoktur. Gözü­nüzün önünde olup bitenlere bakınız, başımıza bela olan yakışıksız görevli­lerin işledikleri suçlara bakınız.
8. "Gelecekte, krallığımızda herke­sin barış ve dirliğini korumak için uğ­raşacağız.
9. Yeni bir siyaset izleyece­ğiz ve yargımıza sunulan konularda tarafsız bir tutumumuz olacak.
10. "Böylece Hammedata'nın oğlu Haman konukseverliğimizden yarar­landı. Kendisi Makedonyalı'ydı. Onda bir damla Pers kanı yoktu ve iyi­liğimizden çok uzaktı.
11. Tüm uluslara gösterdiğimiz iyiliği ona da gösterdik. O denli ki, "babamız" olduğunu her­kese duyurduk. Kraldan sonra ikinci önemli kişi olarak herkesin ona saygı gösterip secde etmesini bildirdik.
12. "Ama kendi yüksek göreviyle ye­tinmeyip, krallığımızı elimizden al­mak ve hayatımıza son vermek için entrikalar çevirmeye başladı.
13. Ondan öte, dolambaçlı düzenlerle ve bizi inandırmak için öne sürdüğü kanıtlar­la, kurtarıcımız olan ve bize sürekli iyilik yapan Mordekay'ı, krallığımızı paylaşan suçsuz Ester'i ve tüm ulusumuzu yok etmemize neden ola­caktı.
14. Bu tasarılarla bizi desteksiz bırakmayı ve böylece Pers İmparatorluğu'nu Makedonyalılar'a devretmeyi amaçlıyordu.
15. Ama biz görüyoruz ki, alçakların alçağı bir kişinin yok etmek istediği Yahudiler suçlu değildir, on­lar gerçekten en doğru yasalarla yöne­tilmektedir.
16. Onlar o yüce varlığın, yaşayan yüce Tanrı'nın çocuklarıdır. Krallığımızın sürekli mutluluğunu biz ve atalarımız O'na borçluyuz.
17. "Bu nedenle Hammedata'nın oğ­lu Haman'ın gönderdiği mektuplara uymamanız yerinde olur.
18. Çünkü o mektupları yazan kişi tüm ev halkıyla birlikte Sus'un kapılarında asılmıştır. Kendisi bu cezayı hak etmişti ve tüm varlıkları yöneten Tanrı ona bu cezayı çabucak verdi.
19. "Bu mektubu çoğaltıp her tarafa dağıtın, geleneklerine uymaları için Yahudilere özgürlük tanıyın.
20. Onla­ra eziyet etmek için saptanan günde, yani Adar ayı olan on ikinci ayın on üçüncü gününde kendilerine saldıran biri olursa onlara yardım edin.
21. Çün­kü Her Şeye Gücü Yeten Tanrı seçtiği ulusu için o günü bir sevinç günü yap­mıştır, yıkım günü değil.
22. "Yahudiler, size gelince, tüm din­sel bayramlarınız arasında bu bayramı özel bir gün olarak türlü şölenlerle kutlayın.
23. Böylece şimdi ve gelecek­te gerek sizin için, gerekse iyi niyetli Persler için o gün kurtuluşunuzu anma törenleri yapılacaktır. Düşmanlarınıza gelince, onlar da yıkımlarını anımsa­yacaktır.
24. "Bu buyruğa uymayan tüm kent­ler ve ülkeler acımasızca ateşe verile­cek, tüm halkı kılıçtan geçirilecektir. Oraları bundan sonra insanlar için ya­nına yaklaşılamaz durumda olacaktır. Bundan öte yabanıl hayvanlar ve kuş­lar için sonsuza dek tiksindirici ola­caktır.
13. "Bu bildirinin metni tüm illerde yasa yerine geçsin ve tüm uluslara verilsin. Böylece Yahudiler sözü ge­çen günde hazır olup düşmanlarından öç alabilsinler."*
* E bölümü 1-12 ayetlerini de içerir.
14. Kralın atlarına binen ulaklar, kralın buyruğuna uyarak çarçabuk yo­la koyuldular. Bildiri Sus Kalesi'nde de yayınlandı.
15. Mordekay prenslere yaraşır mor ve beyaz renkte bir giysiyle, başında büyük bir altın taç ve sırtında ince ke­tenden açık mor renkte bir pelerinle kralın huzurundan ayrıldı. Sus Kenti­nde sevinç çığlıkları duyuldu.
16. Artık Yahudiler için ışık ve sevinç, mutlu­luk ve onur vardı.
17. Kralın bildirisini duyan her kentteki Yahudilerin arasında sevinç ve mutluluk vardı. Şölen­ler veriliyor, tatil yapılıyordu. Ülkede çok sayıda kişi Yahudi oldu, çünkü artık Yahudilerden kaygı duyuluyor­du.

BÖLÜM 7

1. Kral ve Haman şölende Kraliçe Ester'le birlikte oturuyorlardı.
2. Şa­rap içerlerken, ikinci gün yine kral Ester'e sordu: "İstediğin nedir, Kraliçe Ester? İstediğini sana vereceğim. Dileğini bildir, krallığımın yarısını bi­le istersen, o senindir."
3. Kraliçe Ester şöyle yanıt verdi: "Ey kralım, eğer gözünüze girdimse ve efendim diliyorsa, hayatımı bağış­layın. İstediğim budur; ulusumun ya­şamını bağışlayın, dileğim de budur.
4. Çünkü ben ve ulusum yok olup kılıç­tan geçirileceğiz ve kökümüz kurutulacaktır. Salt köle ve hizmetçi kızı ol­mak zorunda olsaydık, sesimizi çıkartmazdım, ama bu ortamda, işkenceyi yöneten kişi kralın uğramak üzere ol­duğu büyük kaybı karşılayamayacak."
5. Kraliçe Ester'in sözünü kesen Kral Artakserkses, "Bu adam kim­dir?" diye bağırdı, "Böyle bir rezaleti tasarlayan kişi nerededir?"
6. Ester yanıtladı: "İşkenceyi yöne­ten kişi mi, düşman mı? İşte, bu alçak adam Haman'dır!" Kralla kraliçenin huzurunda dehşete kapılan Haman titremeye başladı.
7. Büyük öfkeye kapılan kral şöleni yarıda keserek ayağa kalktı ve sarayın bahçesine çıktı. O arada Haman, kra­lın onun yıkımına neden olacağını anlayarak dışarı çıkmadı ve hayatını ba­ğışlaması için Kraliçe Ester'e yalvar­mayı yeğ tuttu.
8. Sarayın bahçesinden şölen odasına dönen kral, Ester'in boylu boyuna uzandığı divanın yanına çömelen Haman'ın kraliçeye sokul­maya çalıştığını görüp bağırdı: "Ne demek oluyor! Kendi sarayımda ve gözümün önünde bu adam kraliçeye el uzatmaya mı kalkıyor?" Kral sözle­rini bitirir bitirmez Haman'ın yüzü peçeyle örtüldü.
9. Kralın harem ağalarından biri olan Harvona oradaydı. O şöyle dedi: "Ne denli uygun! Haman'ın Mordekay için hazırlattığı yüksekçe bir darağacı var. Oysa Mordekay krala verdiği ra­porla hayatını kurtarmıştı. Haman'ın buyruğu ile kurulan darağacı evinde hazır durumda." Kral şöyle dedi: "Onu oraya asın."
10. Böylece Haman Mor­dekay için hazırlattığı darağacına asıl­dı ve kralın öfkesi yatıştı.

BÖLÜM 6

1. O gece kral uyuyamadı, kayıt defteriyle tarih kitabının getirilmesini ve ona okunmasını buyurdu.
2. Her iki­si, Kral Artakserkses'e suikast yapıp onu öldürmeyi tasarlayan iki harem ağasından söz ediyordu. Kapı eşiği nöbetçileri olarak görev yapan Bigtan ve Tereş adındaki bu iki harem ağası­nı Mordekay ele vermişti.
3. Kral şöyle sordu: "Bu yaptıklarından dolayı Mor­dekay nasıl onurlandırıldı ve hangi yük­sek göreve atandı?" Kralla beraber olan kişiler şöyle yanıt verdiler: "Onun için hiç bir şey yapılmadı."
4. Ardından kral, "Yandaki odada görevli olan kimdir?" diye sordu.
O sırada Haman kralın sarayının dıştaki odasına girmişti, hazırlattığı darağacına Mordekay'ın asılmasını iste­yecekti.
5. Kralın arkadaşları, "Yandaki oda­da Haman bekliyor" dediler. Kral, "Onu buraya getirin" dedi.
6. Haman içeri gi­rer girmez kral sözlerini sürdürerek ona şöyle sordu: "Kral, onurlandır­mak istediği kişiye nasıl davranma­lıdır?" "Kral kimi onurlandırmak iste­yecek, elbette ki beni?" diye düşünen Haman
7. şöyle yanıt verdi: "Kral biri­ni onurlandırmak isterse,
8. kendi giy­diği krallık giysilerini, kendi bindiği atı getirtsin, o kişiye krallık tacını giy­dirsin.
9.  Giysiler ve at kralın en soylu komutanlarından birine verilmeli, o da kralın onurlandırmak istediği kişi­ye bu görkemli giysileri giydirmeli, onu ata bindirerek kentin alanında dolaştırmalı ve şöyle demeli: 'Kralın onurlandırmak istediği kişiye böyle dav­ranmak gerekir.'"
10. Kral Haman'a şöyle dedi: "Ça­buk ol, giysilerle atı al ve tüm söyle­diklerini saray kapısında çalışan Yahudi Mordekay için yap. Tüm söyle­diklerini gerçekleştir, asla hiç bir şey unutma."
11. Giysilerle atı alan Haman, bu görkemli giysileri Mordekay'a giydi­rip onu ata bindirdi ve onu kentin alanında dolaştırarak şöyle dedi: "Kralın onurlandırmak istediği kişiye böyle davranmak gerekir."
12. Ardından Mordekay saray kapı­sına döndü. Haman da tasalanarak ve yüzünü örterek çabucak eve döndü.
13. Eşi Zereş'e ve tüm dostlarına olup bitenleri anlattı. Eşi Zereş ve dostları şöyle dediler: "Mordekay'ın sayesin­de başın belaya girdi; o Yahudi soyundansa, bundan böyle sen asla on­dan üstün olamayacaksın. Tam tersi­ne, öyle görünüyor ki onun sayesinde başına daha büyük belalar gelecek."
14. Onlar konuşurken, kralın harem ağaları çabucak geldi ve Haman'ı Es­ter'in şölenine götürdü.

BÖLÜM 5

1. (3.) "Ne oluyor, Kraliçe Ester?" diye sordu kral, "Dileğini bildir, krallı­ğımın yarısını bile istersen sana ve­ririm."*
* Yunancada D bölümü 1-2 ayetlerini de içerir.
4. Ester şöyle yanıt verdi: "Kendisi için hazırladığım şölene bugün Haman'la birlikte gelmek kralın hoşuna gider mi?"
5. Kral, "Haman derhal gelsin ve Ester'in dileği yerine getirilsin" dedi. Böylece kral ve Haman Ester'in ha­zırladığı şölene geldiler.
6. Şarap içer­lerken kral yine Ester'e şöyle dedi: "İstediğini söyle, sana vereyim. Dile­ğini bildir, krallığımın yarısını bile istersen, o artık senindir."
7. Ester şöyle yanıt verdi: "Dileğim nedir? İstediğim nedir?
8. Kralın gözü­ne girdimse ve dileğimi verip istediği­mi kabul etmek onu memnun ediyor­sa, kral ve Haman yarın onlar için ve­receğim şölene gelsinler, yarın da bu­gün gibi olacak."
9. Haman o gün sevinçli ve istekli durumda şölenden ayrıldı, ama saray kapısında Mordekay'ı görünce, ani­den öfkelendi. Çünkü Mordekay onu görünce ayağa kalkmadığı gibi yerin­den hiç kımıldamadı.
10. Ancak Haman kendini tuttu. Eve dönünce dostlarını ve eşi Zereş'i çağırttı.
11. Onlara göz kamaştıran zenginliğinden, sayısız ço­cuklarından, kralın onu onurlu bir gö­reve atamasından, kralın yöneticile­rinden ve bakanlarından daha üstün olmasından söz etti.
12. Haman sözleri­ni şöyle sürdürdü: "Bundan da öte, Kraliçe Ester biraz önce beni ve kralı bir şölene davet etti, benden başkası çağrılı değildi ve daha iyisi beni ve kralı yarın vereceği şölene de çağırdı.
13. Ama bütün bunlardan bana ne, çün­kü Yahudi Mordekay'ı sarayın kapısında otururken görüyorum."
14. Eşi Zereş ve tüm dostları ona şu şekilde yanıt verdi: "Yüksekçe bir dar­ağacı kurdur ve Mordekay'ın orada asılmasını sabahleyin kraldan iste. Ardından hiç tasalanmadan kralla birlik­te şölene git!" Haman bu öneriye çok sevindi ve hemen darağacını kurdur­du.

BÖLÜM 4

1. Olup bitenleri öğrenince Morde­kay giysilerini yırttı, çula sarınıp kül içinde dolaştı. Ardından yüksek sesle acı içinde feryat ederek kenti baş­tan aşağı dolaştı.
2. Sonra sarayın kapı­sına geldi. Çula sarınmış bir kişinin oraya girmesi yasaktı.
3. Her ilde kralın buyruğu okunduktan sonra Yahudiler büyük yas tuttular, ağlayıp feryat etti­ler, oruç tuttular ve çoğu çula sarınıp kül içinde dolaştı.
4. Hizmetçileriyle harem ağaları olup bitenleri ona anlatınca Kraliçe Ester son derece üzüldü. Çulunu çı­kartması için Mordekay'a giysiler gön­derdi, ama o bunları reddetti.
5. Ardın­dan Ester kralın atadığı bir harem ağa­sı olan Hatak'ı çağırttı. Mordekay'a gitmesini, neler olup bittiğini ona sor­masını ve niçin böyle davrandığını öğ­renmesini istedi.
6. Hatak hâlâ kentin ortasına açılan kapının önünde olan Mordekay'ın yanına gitti.
7. Morde­kay olup bitenleri ona anlattı ve Ha­man'ın, Yahudileri yok etmek için, bedel olarak kralın hazinesine para ödemeyi önerdiğini söyledi.
8. Ester'e göstermesi için, Sus'ta yayımlanan ve Yahudilerin kökünün kurutulmasını isteyen buyruğun bir kopyasını ona verdi. Bundan başka Mordekay Ester'e haber gönderdi, kralı görmesini, on­dan yardım dilemesini ve kendi soyu için krala yalvarmasını istedi. Morde­kay Ester'e şöyle dedi: "Eski gösteriş­siz yaşantını anımsa, o günlerde ben seni elimle besliyordum. Krallığın ikin­ci adamı Haman hepimizin ölümü için krala başvurdu. Rabbi'ne dua et, bi­zim adımıza kralla konuş ve bizleri ölümden kurtar!"
9. Hatak geri dönüp Mordekay'ın söylediklerini Ester'e bildirdi.
10. Ester de Mordekay'a şu haberi gönderdi:
11. "Kralın tüm kullarının ve illerinde yaşayan halkın bildiği gibi, oraya çağ­rılmadan sarayın iç kısmında krala yaklaşan bir erkek ya da kadın ölümlecezalandırılır;  olmaya ki kral, altın asası ile onu göstererek yaşamını ba­ğışlasın. Son otuz gün içinde kral beni çağırmış değil."
12. Ester'in bu sözleri Mordekay'a bildirilince,
13. o da şu yanıtı verdi: "Kralın sarayında olduğun için kurtu­lacak olan tek Yahudi olacağını san­ma.
14. Hayır, böyle bir zamanda sus­makta direnirsen, yardım ve kurtuluş Yahudilere başka bir yerden gelecek­tir, ancak gerek sen gerekse babanın soyu yok olacaktır. Kim bilir? Belki de özellikle böyle bir ortamda tahta çıktın."
15. Bunun üzerine Ester, Morde­kay'a şu yanıtı gönderdi:
16. "Şimdi git ve Sus'taki tüm Yahudileri topla. Be­nim için oruç tutun, üç gün süreyle gece gündüz yemeyin ve içmeyin. Ba­na gelince, hizmetçilerimle birlikte ay­nı orucu tutacağım. Ardından yasaya karşın krala gideceğim, ölürsem ölü­rüm."
17. Mordekay oradan ayrılıp Ester­in söylediklerini yaptı.
C-1. Bundan sonra, Rabbin tüm olağanüstü eserlerini anımsayarak Mordekay şöyle dua etti:
2. "Rabbim, saltanat süren sensin, Her şeyin Efendisi sensin, Senin gücün her şeyi yönetir, Sen İsrail'i kurtarmayı dilersen, Hiç kimse sana karşı koyamaz.
3. Evet, sen gökyüzünü ve yeryüzünü yarattın, Gökyüzünün altında var olan Tüm doğaüstü şeyleri sen yarattın.
4. Tüm var olanların Rabbi sensin, Kimse sana karşı direnemez, Rabbim.
5. Sen her şeyi bilirsin; Sen biliyorsun, Rabbim, biliyorsun ki, Beni böyle davranmaya zorlayan, Küstahlık, haddini bilmezlik, boş gurur değildir; Büyüklük taslayan Haman'ı başımı eğerek Selamlamayı reddetmem bu nedenlerle değildir. İsrail'in güvenliği söz konusu olunca seve seve ayaklarını öperim.
6-7. Ancak böyle davranmamın nedeni Bir insanın yüceliğini Tanrı'nın ululuğundan üstün tutmamak içindir. Rabbim, ben ancak sana başımı eğerek selam veririm, Ama kullarına asla; Bunu yapmayı reddettiğim zaman Büyüklük taslamıyorum.
8-9. Şimdi, Rabbim, Tanrım, Kralım, İbrahim'in Tanrısı, Ulusunun canını bağışla! Çünkü insanlar yıkımımızı istiyor, Senin eski mirasını yok etmeyi tasarlıyor. Mirasını gözden kaçırma, Onun bedelini verip Mısır ülkesinden geri aldın.
10. Yakarışımı dinle, Mirasını bağışla, Acımızı sevince çevir. Böylece Rabbim, adına ezgiler okumak için yaşarız; Dudaklarından dökülen sözlerle seni öven kişilerin yok olmasına izin verme."
11. Tüm İsrail var gücüyle haykırdı, çünkü ölümle karşı karşıya gelmişti.
12. Amansız bir tehlike ile karşıla­şan Kraliçe Ester de Rabbi'ne sığındı.
13. Görkemli giysilerini çıkartıp yas el­biselerini giydi. Pahalı kokular yerine başına kül ve gübre döktü. Vücuduna kötü davrandı, onu güçsüz duruma soktu. Başından koparttığı lüle lüle saçlar yerlerde döküntü halindeydi. Oysa es­kiden aynı çevrede mutlu ve zarif bir kadındı.
14. İsrail'in Rabbi'ne, Tanrısı­na şu sözlerle yalvardı: "Rabbim, kralım, yalnız sen varsın, Bana yardım edecek bir sen varsın; Bana yardım et, çünkü yalnızım,
15. Hayatımı tehlikeye atmak üzereyim.
16. Küçükten beri ailemle beraberken bana öğrettiklerine göre, Rabbim, sen tüm uluslar arasında İsrail'i seçtin, Eski zamanlarda yaşamış olan Tüm uluslar arasında atalarımızı seçtin; Bizler sonsuza dek senin mirasın olacaktık; Onlara söz verdiğin biçimde davrandın.
17. "Ama biz sana karşı günah işledik Ve sen bizi düşmanlarımıza teslim ettin. Çünkü biz onların tanrılarına tapındık.
18. Rabbim, sen doğrusun.
19. Ama köleliğimizin acısı Onlara hâlâ yetmedi! Kendi elleriyle putların elini tuttular,
20. Senin dudaklarından çıkan buyrukları kaldırmak için, Senin mirasını ortadan silmek için, Seni öven ağızları susturmak için, Sunağını ve evinin ululuğunu söndürmek için,
21. Onun yerine putperestlerin ağzını açmak için, Değersiz putları övüp Etten ve kemikten bir kralı sonsuza dek putlaştırmak için.
22. "Rabbim, asanı var olmayan yaratıklara teslim etme, İnsanların yıkımımıza bakıp bizimle alay etmelerine Asla izin verme. Tasarılarını onlara karşı çevir, Bize karşı saldırıyı yöneten kişi sayende herkese örnek olsun.
23. "Anımsa bizi, Rabbim; Tehlikeli günler yaşadığımız zaman Verdiğin ilhamla kendini bildir. Bana gelince, beni yüreklendir, Sen ki tanrıların kralısın ve tüm güçlerin Efendisisin.
24. Aslanla karşılaştığım zaman Sen bana kandırıcı sözler ilham et; Duygularını değiştir, düşmanlarımızdan nefret etsin, Böylece düşmanlarımızın ve ona benzeyen herkesin sonu gelsin.
25. Bize gelince, gücünle bizi kurtar, Bana yardım et, çünkü yalnızım, Senden başka kimsem yok, Rabbim.
26. "Sen her şeyi bilirsin, İnançsızların beni onurlandırmasından tiksindiğimi biliyorsun; Sünnetsizlerin, Herhangi bir yabancının yatağından nefret ettiğimi biliyorsun.
27. Sıkıntı içinde olduğumu biliyorsun, Yüksek görevimin simgesinden tiksindiğimi biliyorsun. Kralın sarayına girdiğim zaman bu simge alnımı kuşatıyor, Pis bir paçavraymış gibi ondan tiksiniyorum, Boş zamanlarımda onu giymiyorum.
28. Cariyen Haman'ın sofrasında yemek yemedi, Kralın şölenlerinden hiç zevk almadı, Tanrıların onuruna bir kısmı yere dökülen şaraptan içmedi.
29. Bu önemli göreve getirildiği günden başlayarak bu güne dek Cariyen ancak senden zevk duydu, Rabbim, İbrahim'in Tanrısı.
30. "Ey Tanrım, senin gücün her şeye yeter, Umutsuzların sesini dinle, Bizi günah işleyenlerin elinden kurtar, Beni kaygımdan kurtar."
D-1. Üçüncü gün Ester duasını bitir­di, yakaran kişilerin giydiği yas giysisini çıkarttı ve görkemli giysiler giydi.
2-3. Olağanüstü güzel görünen Es­ter Tanrı'ya dua etti. Tanrı tüm insan­ları korur ve onları kurtarır. Ardından yanına iki hizmetçi aldı. Ester narin haliyle hizmetçilerden birinin koluna girmişti, ötekisi ise onunla yürüyor, yerde sürünen uzun eteğini taşıyordu. Ester hizmetçinin koluna isteksizce yas­lanıyor gibiydi, ama gerçekten vücudu çok zayıftı ve kendini taşıyamıyordu.
4. Öteki hizmetçisi hanımının peşinden yürüyor, yerde sürünen uzun etekleri­ni kaldırıyordu.
5. Ester tüm güzelliği­nin heyecanı ile gül rengindeydi, yüzü sevinç ve sevgiyle ışıl ışıl parıldıyordu; ama korkudan yüreği sıkışmıştı.
6. Birçok kapıdan geçtikten sonra Es­ter kendisini kralın huzurunda buldu. Kral tahtında oturmuştu, altın ve de­ğerli taşlarla parlayan devlet giysileri­ni giymişti. Korkunç bir görünüşü var­dı.
7. Görkemli başını kaldıran kral, Ester'e çok öfkeli baktı. Kraliçe yere yı­kıldı. Ester baygınlık geçiriyordu, yü­zü bembeyaz olmuştu ve başını yanın­da duran hizmetçiye dayamıştı.
8. Ama Tanrı kralın yüreğinde deği­şiklik yapıp onu yumuşattı. Korkuyla tahtından fırlayan kral, Ester'i kolları­nın arasına aldı ve kendine gelinceye dek onu öylece tuttu. Yatıştırıcı söz­lerle onu avuttu.
9. "Neler oluyor, Es­ter?" diye sordu, "Ben senin kardeşi­nim. Yürekli ol, sen ölmeyeceksin.
10. Buyruğumuz halk içindir.
11. Bana gel."
12. Altın asasını kaldıran kral onu Ester'in boynuna dayadı; sonra ona sarılıp şöyle dedi: "Benimle konuş."
13. Ester şöyle yanıt verdi: "Efendi­miz, siz bana Tanrı'nın bir meleği gi­bi göründünüz ve görkeminiz yüreği­mi kaygılandırdı.
14. Çünkü, efendimiz, olağanüstü bir görünüşünüz var ve yü­zünüz cana çok yakın."
15. Ama Ester konuşurken düşüp baygınlık geçirdi.
16. Kral üzüldü ve be­raberinde olan kişiler kraliçenin ken­disine gelmesi için büyük çaba göster­diler.

BÖLÜM 3

1. Kısa bir süre sonra Kral Artakserkses, Agaklı Hammedata'nın oğ­lu Haman'ı daha yüksek bir göreve atadı. Onu öbür devlet memurların­dan, iş arkadaşlarından daha üstün kıl­dı.
2. Ondan öte kral, saray kapısında ça­lışan tüm memurların başlarını eğerek Haman'ı selamlamalarını ve ona sec­de etmelerini buyurdu. Mordekay ba­şını eğerek selam vermeyi reddetti.
3. Kralın kapı görevlileri Mordekay'a, "Kralın buyruğuna niçin karşı geliyor­sun?" diye sordular.
4. Görevliler bu soruyu her gün Mordekay'a yöneltti­ler, ama o, onları önemsemedi. So­nunda görevliler olup biteni Haman'a bildirdiler, çünkü Mordekay Yahudi olduğunu onlara söylemişti ve böyle davranmayı sürdürüp sürdüremeyece­ğini bilmek istiyorlardı.
5. Mordekayın başını eğerek ona selam vermediği­ni ve huzurunda secde etmediğini gö­rünce, Haman büyük öfkeye kapıldı.
6. Mordekay'ın hangi soydan geldiği kendisine söylenince, Haman Mordekay'ı öldürmekle yetinmemeye ve Mor­dekay'ın soyundan gelen tüm insanla­rı, yani Yahudileri, Artakserkses'in imparatorluğunda ortadan kaldırmaya karar verdi.
7. Kral Artakserkses'in krallığının on ikinci yılında, ilk ayda, yani Nisan ayında, gün ve ayın belirlenmesi için Haman'ın önünde pur, yani kura çek­tiler. Kura, Adar adındaki on ikinci aya düştü.
8. Haman Kral Artakserkses'e şöyle dedi: "Krallığınızın illerinde, öbür ulus­ların arasına dağılmış ve onlarla bağ­daşmayan bir ulus var. Yasaları tüm öbür uluslardan ayrıdır ve kralın bil­dirilerini önemsemiyorlar. Bu nedenle onlara katlanmak kralın çıkarlarına uygun değildir.
9. Kral onların yok edil­mesini buyurmak isterse, kral adına vergi toplayan görevlilere kralın hazi­nesi için on bin gümüş para ödemeye hazırım."
10. Ardından kral mühür yüzüğünü parmağından çıkartıp Yahudiler'e iş­kence eden Agaklı Hammedata'nın oğ­lu Haman'a verdi.
11. Kral ona şöyle de­di: "Paran sende kalsın, bu insanlar da senin olsun; onlara ne istersen yap."
12. İlk ayın on üçüncü günü kralın yazmanları çağrıldı ve kralın prensle­ri, tüm illeri yöneten valileri ve tüm ulusların önde gelen kişileri için Ha­man'ın gönderdiği buyruğun kopyala­rı çoğaltıldı. Buyruk her ile kendi al­fabesiyle yazılmıştı ve her ulus için kendi dili kullanılmıştı. Kral Artakserkses adına imzalanmıştı ve onun yüzüğünün mührünü taşıyordu.
13. Kral­lığın tüm illerine ulaklarla mektuplar gönderildi. Bu mektuplar, Adar adını taşıyan on ikinci ayın on üçüncü gü­nünde, genç, yaşlı, kadın ve çocuk tüm Yahudiler'in yıkımını, kılıçtan geçirilip yok edilmesini, varlıklarına da el konulmasını buyuruyordu.
B-1. Mektubun metni şöyleydi: "Büyük Kral Artakserkses'ten Hindistan'dan Habeşistan'a dek uza­nan yüz yirmi yedi ilin valilerine ve onların buyruğundaki şube müdürle­rine:
2. "Tüm dünyayı yönettiğimden ve yetkili bir görevde bulunduğumdan, gücün neden olduğu küstahlığa asla kendimi kaptırmamaya karar vermiş bulunuyorum. Ölçülü biçimde seve­cenlikle yönetmek istiyorum. Böylece uyruğuma bunalımdan uzak bir yaşam sağlamak, krallığıma uygarlığın yararlarını sunmak, bir uçtan bir uca herke­sin özgürce rahat geçmesini olası kıl­mak, tüm insanların istediği barışı ye­niden sağlamak istiyorum.
3. "Bu amaca nasıl ulaşabileceğim konusunda danışmanlarımla görüş­tüm. Onların arasından Haman bana bilgi verdi. Kendisi kraldan sonra en yetkili kişidir, sağduyusu ile ünlüdür, şaşmaz bağlılığını ve sarsılmaz güve­nilirliğini kanıtlamıştır.
4. Haman'ın ba­na bildirdiğine göre, kötü huylu bazı insanlar dünyanın tüm oymakları ara­sına karışmıştır. Onlar yasalarıyla tüm uluslara karşıdırlar ve kralın buyruk­larına karşı koymaktadırlar. Onların davranışları, herkesin iyiliği için sür­dürdüğümüz devlet yönetimine engel olmaktadır.
5. "Bu durumda anlaşılacağı gibi, kendi türünde tek olan bu kişiler tüm insanlığa kesinlikle karşıdır, çünkü kendi tuhaf yasalarıyla onlardan ayrılmaktadır. Bu kişiler çıkarlarımızın düş­manıdır ve en tiksindirici suçlan işlemektedirler. O denli ki, krallığın sarsılmazlığını tehlikeye sokmaktadır­lar.
6. Buyruğumuz şudur ki, çıkarları­mızı koruyan ve bizler için ikinci bir baba olan Haman'ın yazdığı mektup­larda belirtilen kişiler, kadın ve ço­cuklarla beraber, tümüyle düşmanları tarafından kılıçtan geçirilecektir. On­ların kökü kurutulacaktır. Kimse onla­ra acımayacak, onları bağışlamayacaktır ve bu olay bu yıl içinde, Adar adındaki on ikinci ayın on dördüncü gününde gerçekleşecektir.
7. Böylece geçmişteki ve bugünkü kötü huylu ki­şiler bir gün içinde zorla ölüler diyarı Hades'e atılacaklar. Bundan böyle dev­letimiz sarsılmaz biçimde yaşamını sür­dürecek ve sonsuza dek barışa kavu­şacaktır."
14. Her ilde yasa olarak bildirilecek bu buyruğun metni çeşitli uluslara gönderildi. Böylece yukarıda sözü ge­çen gün için tümü hazır olacaktı.
15. Kra­lın buyruğuna uyarak ulaklar hemen yola çıktı; buyruk ilk önce Sus Kalesi'ne bildirildi. Kral ve Haman bol bol yiyip içerken, Sus Kalesi'nde halk dehşete kapılmıştı.

BÖLÜM 2

1. Bir süre sonra öfkesi dinen Artakserkses Vaşti'yi anımsadı. Onun nasıl davrandığını ve ona karşı alınan önlemleri anımsadı.
2. Kralı eğlendir­mekle görevli arkadaşları şöyle dedi­ler: "Kral için güzel kızlar seçilsin.
3. Kral ülkenin tüm illerinde memurlar atasın. Onlar da tüm güzel, el değme­miş kızları Sus Kalesi'ne getirsinler ve kralın harem ağası Hegay haremde onlardan sorumlu olsun. Çünkü kadın­ları o gözetir. Hegay süslenmeleri için kızlara yardımcı olsun.
4. Kralın hoşu­na giden kız Vaşti'nin yerine kraliçe olsun." Bu öneriden memnun olan kral ona göre davrandı.
5. Sus Kalesi'nde, Benyamin oyma­ğından Kiş oğlu, Şimi oğlu, Yair oğlu Mordekay adında bir Yahudi oturu­yordu.
6. Kendisi Babil Kralı Nebukadnessar'ın, Yahuda Kralı Yehoyakin'le birlikte Yeruşalim'den sürgün ettiği tutsaklardan biriydi.
7. Mordekay, öbür adı Ester olan Hadassa'yı büyütmüştü. Mordekay'ın amcasının kızı olan Es­ter annesiyle babasını kaybetmişti. Es­ter'in gerek vücudu gerekse yüzü gü­zeldi ve annesiyle babası ölünce eriş­kinliğine dek Mordekay onu büyüttü.
8. Kralın bildirisi yayınlandıktan son­ra çok sayıda genç kız Sus Kalesi'ne getirilip Hegay'a teslim edildi. Ester de kralın sarayına götürülüp kadınlarıgözeten Hegay'a teslim edildi.
9. He­gay Ester'i beğendi ve ona ayrıcalık tanıdı. Ester'e gardırobu için gerek­sinmesi olan tüm giysileri ve gereken tüm yiyecekleri sağladı. Bundan öte kralın evinden yedi özel hizmetçiyi de ona verdi ve Ester'le hizmetçilerini ha­remin en güzel bölümüne yerleştirdi.
10. Ester soyunu ya da akrabalarını açıklamadı, çünkü bu konuları açıkla­masını Mordekay yasaklamıştı.
11. Mor­dekay her gün haremin avlusunun önünde bir aşağı bir yukarı yürüyor, Ester'in nasıl olduğu ve ona nasıl davranıldığı konusunda bilgi alıyordu.
12. Her genç kız sırası geldiğinde Kral Artakserkses'in huzuruna çıka­caktı. Kadınlara uygulanan tüzük uya­rınca on iki aylık bir süre tanınmıştı. Bu süre içinde şu işler tamamlanıyor­du: Altı ay kadınlara lavanta kokulu bir çeşit yağ sürülüyor ve geri kalan altı ay da genellikle kadınları güzelleştirmeye yarayan baharat ve losyon­lar kullanılıyordu.
13. Her genç kız, kra­lın yanına girmeden, haremden istedi­ğini alıp saraya götürebiliyordu.
14. Ak­şam üzeri kralın yanına giden genç kız ertesi sabah Şaaşgaz'ın yönetimin­de olan başka bir hareme giriyordu. Kralın harem ağası Şaaşgaz odalıklar­dan sorumluydu. Krala görünen kadın bir daha kralın yanına girmezdi. Yal­nız kralın beğendiği, adıyla çağırdığı kız yeniden onun yanına girebilirdi.
15. Ama Avihayil'in kızı olan ve Avihayil'in yeğeni Mordekay tarafın­dan evlat edinilen Ester'e kralın huzu­runa çıkma sırası gelince, o, kadınlar­dan sorumlu olan kralın harem ağası Hegay'dan ona verdiklerinden başka bir şey istemedi. Ester kısa zamanda onu gören tüm insanların hayranlığınıkazandı.
16. Tevet adını taşıyan onuncu ayda, Kral Artakserkses'in kral oluşu­nun yedinci yılında Ester saraya götü­rüldü.
17. Kral Ester'i öbür kızlardan daha çok beğendi; öbür kızlardan hiç birini o denli onaylamadı ve onlara o denli ayrıcalık tanımadı. Böylece kral tacı Ester'e giydirdi ve Vaşti'nin yeri­ne kraliçe olduğunu bildirdi.
18. Ardından kral büyük bir şölen verdi. Es­ter'in şöleninde tüm yöneticiler ve bakanlar bulundu. Kral tüm illerde bay­ram olduğunu bildirdi ve krala yaraşır cömertlikte büyük armağanlar dağıttı.
19. Öbür kızlar gibi Ester de hare­me yerleşti.
20. Akrabalarını ya da so­yunu açıklamamıştı. Mordekay'ın buy­ruklarını uyguluyordu, onu büyüttüğü günlerde olduğu gibi Mordekay'ın sö­zünden dışarı çıkmıyordu.
21. O günlerde Mordekay kralın ka­pı görevlisiyken, kapı eşiği nöbetçile­rinden olan ve durumlarından mem­nun olmayan kralın harem ağalarındanBigtan ve Tereş Kral Artakserkses'i öl­dürmek amacıyla bir suikast tasarlı­yorlardı.
22. Durumu öğrenen Morde­kay Kraliçe Ester'e bu konuda bilgi verdi; o da Mordekay'ın söyledikleri­ni krala açıkladı.
23. Konu araştırıldı ve doğru olduğu anlaşıldı. İki suikastçı darağacına asıldı ve olaylar kralın huzurunda tarih kitabına kaydedildi.

BÖLÜM 1

1. Ulu Kral Artakserkses'in* krallığı­nın ikinci yılında, Nisan'ın ilk gününde, Benyamin oymağından Kiş oğlu, Şimi oğlu, Yair oğlu Mordekay bir düş gördü.
*"Artakserkses": İbranice, "Ahaşveroş".
2. Kendisi Sus'ta yaşa­yan bir Yahudi idi ve kralın sarayında önemli bir görevi vardı.
3. Babil Kralı Nebukadnessar'ın, Yahuda Kralı Yehoyakin'le birlikte Yeruşalim'den sür­gün ettiği tutsaklardan biriydi.
4. Gördüğü düş şöyleydi: "Bağrışmalar ve gürültüler vardı, gök gürlüyordu. Depremler ve tüm dünyada kar­gaşa vardı.
5. Ardından iki büyük ej­derha göründü. Her ikisi de kavgaya hazırdı ve kükredi.
6. Onları duyunca uluslar iyilerin ulusuna karşı savaşma­ya hazırlandı.
7. O gün karanlıktı, her­kesin gönlü daralmıştı. Her yer kaygı ve acı doluydu, dünyada işkence ve büyük karışıklık vardı.
8. Doğru kişilerin ulusu, kendisini bekleyen kötülük­lerin korkusu içinde dehşete kapılmış­tı ve ölüme hazırlanarak Tanrı'ya yal­varmıştı.
9. Sonra bu yakarıştan küçük bir pınardan geliyormuş gibi büyük bir ırmak doğdu, sel gibi su aktı.
10. Gü­neş yükselirken her yer aydınlandı ve güçsüzler gelişip kudretlileri yuttu."
11. Tanrı'nın tasarılarını gördüğü bu düşten uyanan Mordekay konuyu uzun uzun düşündü, bunun anlamını irdele­mek için gün boyunca uğraştı.
12. Mordekay sarayda kralın iki ha­rem ağası Bigtan ve Tereş'le birlikte oturuyordu.
13. Onların amacını sezdi ve çevirdikleri entrikayı açığa vurdu. Kral Artakserkses'in canına gizlice kıyma­ya kalkışacaklarını öğrenince, kralı, onlara karşı uyardı.
14. Kral iki harem ağasına işkence yapılmasını buyurdu. Onlar da her şeyi açığa vurdu ve idam edildiler.
15. Ardından kral tüm bu olayları tarihe kaydettirdi. Öte yandan Morde­kay da olup bitenleri yazdı.
16. Bunun üzerine kral Mordekay'ı bir göreve ata­dı, onu armağanlarla ödüllendirdi.
17. Ama Agaklı Hammedata'nın oğ­lu Haman kralın iki harem ağasının öcünü almaya karar verdi; kral Haman'ı çok kayırıyordu.
A-1. O günlerde Artakserkses vardı. Ar­takserkses'in imparatorluğu Hin­distan'dan Habeşistan'a dek uzanıyor­du ve yüz yirmi yedi ili kapsıyordu.
2. O günlerde Kral Artakserkses Sus Kalesi'nde tahtında oturuyordu.
3. Krallı­ğının üçüncü yılında tüm yöneticiler, bakanlar, Pers ve Med ordusu komu­tanları, soylular ve il valileri için sara­yında bir şölen verdi.
4. Böylece impa­ratorluğunun zenginlik ve görkemini, krallığının büyük gösterişini ve ününü göz önüne serdi. Şenlikler uzun süre sürdü, yüz seksen gün sürdü.
5. Bunun ardından kral sarayın ya­nındaki etrafı çitle çevrili yerde, Sus Kalesi'nde yaşayan önemli ya da önemsiz tüm kişiler için yedi gün sü­ren bir şölen verdi.
6. Mermer sütunlar üzerindeki gümüş halkalara, ince ke­tenden ve açık mor iplikten yapılmış sicimlere beyaz ve mor asmalar bağ­lanmıştı. Somaki, mermer, sedef ve değerli taşlarla döşenmiş olan yol al­tın ve gümüş katmanlarla kaplıydı.
7. İç­kiler çeşitli altın bardaklarda içiliyor­du ve kralın cömertliğine uygun ola­rak şarabı çok boldu.
8. Bu ortamda kra­lın buyruğuna uygun olarak içki iç­mek zorunlu değildi. Kralın buyruğu uyarınca, evdeki yardımcılar her ko­nuğa istediği gibi davranıyorlardı.
9. Kral Artakserkses'in sarayındaki kadınlar için Kraliçe Vaşti de bir şö­len vermişti.
10. Yedinci gün şarap içip keyifle­nen Kral Artakserkses buyruğunda olan yedi harem ağası Mehuman, Bizta, Harvona, Bigta, Avagta, Zetar ve Karkas'a Kraliçe Vaşti'yi kraliçelik tacı ile hu­zuruna getirmelerini buyurdu.
11. Kra­liçe Vaşti çok güzeldi ve kral halkın ve yöneticilerin onun güzelliğini sey­retmesini istiyordu.
12. Ama Kraliçe Vaş­ti harem ağalarının bildirdikleri kralın buyruğuna uymayı reddetti. Kral çok öfkelendi ve kızgınlığı gittikçe arttı.
13. Kral yasaları bilen bilge kişilere danıştı, çünkü görenek kralı ilgilendi­ren konularda deneyimli avukatlara ve hukukçulara başvurulmasını gerektiri­yordu.
14. Kral, Karşena, Şetar, Admata, Tarşiş, Meres, Marsena ve Memukan'ı çağırttı. Pers ülkesi ile Medya­nın bu yedi yöneticisi ülkede en yük­sek görevlerde bulunuyordu ve kralın huzuruna çıkmakta kendilerine ayrıca­lık tanınıyordu.
15. Kral onlara sordu: "Yasa uyarınca, harem ağaları tarafın­dan kendisine bildirilen Kral Artak­serkses'in buyruğuna uymayan Krali­çe Vaşti'ye ne yapmak gerek?"
16. Kralın ve yöneticilerin önünde Memukan şu yanıtı verdi: "Vaşti salt krala değil, aynı zamanda Kral Artak­serkses'in illerinde yaşayan tüm yöne­ticilere ve uluslara zarar verdi.
17. Tüm kadınlar kraliçenin davranışını yakın­da öğrenecek ve bu davranış kocaları­nı küçük görmeleri için onları yürek­lendirecek. Çünkü şöyle diyecekler: 'Kral Artakserkses Kraliçe Vaşti'ye huzuruna gelmesini buyurdu ve o gel­medi.'
18. Tüm Pers ve Med yöneticile­rinin eşleri kraliçenin yanıtını bugün duyacaklar ve kralın yöneticileriyle aynı şekilde konuşmaya başlayacak­lar. Bunun anlamı da küçük görme ve öfkedir.
19. Kral isterse, bir bildiri ya­yınlasın ve bu bildiri değişmez biçim­de Persler'le Medler'in yasalarına ek­lensin. Buna göre Vaşti Kral Artakserkses'in huzuruna bir daha hiç çık­mayacaktır ve kral, kraliçe olarak bu yere daha yaraşır bir kadın seçecektir.
20. Kralın bildirisi krallığının her tara­fında okunsun. Böylece tüm kadınlar -soylusu ya da halktan olanı- bundan böyle kocalarının yetkisini kabul ede­cekler ve kocalarına boyun eğecekler­dir."
21. Bu sözler kralın hoşuna gitti ve yöneticilerle kral Memukan'ın öneri­sine uydu.
22. Krallığın tüm illerine mek­tuplar gönderildi, her ile kendi alfabe­si ve her ulusa kendi diliyle yazıldı; böylece her kocanın kendi evinin efen­disi olması sağlandı.