2. Sonra sarayın kapısına geldi. Çula
sarınmış bir kişinin oraya girmesi yasaktı.
3. Her ilde kralın buyruğu okunduktan
sonra Yahudiler büyük yas tuttular, ağlayıp feryat ettiler, oruç tuttular ve
çoğu çula sarınıp kül içinde dolaştı.
4. Hizmetçileriyle harem ağaları olup
bitenleri ona anlatınca Kraliçe Ester son derece üzüldü. Çulunu çıkartması
için Mordekay'a giysiler gönderdi, ama o bunları reddetti.
5. Ardından Ester kralın atadığı bir harem
ağası olan Hatak'ı çağırttı. Mordekay'a gitmesini, neler olup bittiğini
ona sormasını ve niçin böyle davrandığını öğrenmesini istedi.
6. Hatak hâlâ kentin ortasına açılan
kapının önünde olan Mordekay'ın yanına gitti.
7. Mordekay olup bitenleri ona anlattı ve
Haman'ın, Yahudileri yok etmek için, bedel olarak kralın hazinesine
para ödemeyi önerdiğini söyledi.
8. Ester'e göstermesi için, Sus'ta
yayımlanan ve Yahudilerin kökünün kurutulmasını isteyen buyruğun bir
kopyasını ona verdi. Bundan başka Mordekay Ester'e haber gönderdi,
kralı görmesini, ondan yardım dilemesini ve kendi soyu için krala
yalvarmasını istedi. Mordekay Ester'e şöyle dedi: "Eski gösterişsiz
yaşantını anımsa, o günlerde ben seni elimle besliyordum. Krallığın ikinci
adamı Haman hepimizin ölümü için krala başvurdu. Rabbi'ne dua et, bizim
adımıza kralla konuş ve bizleri ölümden kurtar!"
9. Hatak geri dönüp
Mordekay'ın söylediklerini Ester'e bildirdi.
10. Ester de Mordekay'a şu haberi
gönderdi:
11. "Kralın tüm kullarının ve
illerinde yaşayan halkın bildiği gibi, oraya çağrılmadan sarayın iç kısmında
krala yaklaşan bir erkek ya da kadın ölümlecezalandırılır; olmaya ki
kral, altın asası ile onu göstererek yaşamını bağışlasın. Son otuz gün içinde
kral beni çağırmış değil."
12. Ester'in bu sözleri Mordekay'a
bildirilince,
13. o da şu yanıtı verdi: "Kralın
sarayında olduğun için kurtulacak olan tek Yahudi olacağını sanma.
14. Hayır, böyle bir zamanda susmakta
direnirsen, yardım ve kurtuluş Yahudilere başka bir yerden gelecektir, ancak
gerek sen gerekse babanın soyu yok olacaktır. Kim bilir? Belki de özellikle
böyle bir ortamda tahta çıktın."
15. Bunun üzerine Ester, Mordekay'a şu
yanıtı gönderdi:
16. "Şimdi git ve Sus'taki tüm Yahudileri
topla. Benim için oruç tutun, üç gün süreyle gece gündüz yemeyin ve içmeyin.
Bana gelince, hizmetçilerimle birlikte aynı orucu tutacağım. Ardından yasaya
karşın krala gideceğim, ölürsem ölürüm."
17. Mordekay oradan ayrılıp Esterin
söylediklerini yaptı.
C-1. Bundan sonra, Rabbin tüm
olağanüstü eserlerini anımsayarak Mordekay şöyle dua etti:
2. "Rabbim, saltanat süren sensin, Her
şeyin Efendisi sensin, Senin gücün her şeyi yönetir, Sen İsrail'i kurtarmayı
dilersen, Hiç kimse sana karşı koyamaz.
3. Evet, sen gökyüzünü ve yeryüzünü
yarattın, Gökyüzünün altında var olan Tüm doğaüstü şeyleri sen yarattın.
4. Tüm var olanların Rabbi sensin, Kimse
sana karşı direnemez, Rabbim.
5. Sen her şeyi bilirsin; Sen biliyorsun,
Rabbim, biliyorsun ki, Beni böyle davranmaya zorlayan, Küstahlık, haddini
bilmezlik, boş gurur değildir; Büyüklük taslayan Haman'ı başımı eğerek
Selamlamayı reddetmem bu nedenlerle değildir. İsrail'in güvenliği söz konusu
olunca seve seve ayaklarını öperim.
6-7. Ancak böyle davranmamın nedeni Bir
insanın yüceliğini Tanrı'nın ululuğundan üstün tutmamak içindir. Rabbim, ben
ancak sana başımı eğerek selam veririm, Ama kullarına asla; Bunu yapmayı
reddettiğim zaman Büyüklük taslamıyorum.
8-9. Şimdi, Rabbim, Tanrım, Kralım,
İbrahim'in Tanrısı, Ulusunun canını bağışla! Çünkü insanlar yıkımımızı istiyor,
Senin eski mirasını yok etmeyi tasarlıyor. Mirasını gözden kaçırma, Onun
bedelini verip Mısır ülkesinden geri aldın.
10. Yakarışımı dinle, Mirasını bağışla,
Acımızı sevince çevir. Böylece Rabbim, adına ezgiler okumak için yaşarız;
Dudaklarından dökülen sözlerle seni öven kişilerin yok olmasına izin
verme."
11. Tüm İsrail var gücüyle haykırdı, çünkü
ölümle karşı karşıya gelmişti.
12. Amansız bir tehlike ile karşılaşan
Kraliçe Ester de Rabbi'ne sığındı.
13. Görkemli giysilerini çıkartıp yas elbiselerini
giydi. Pahalı kokular yerine başına kül ve gübre döktü. Vücuduna kötü davrandı,
onu güçsüz duruma soktu. Başından koparttığı lüle lüle saçlar yerlerde döküntü
halindeydi. Oysa eskiden aynı çevrede mutlu ve zarif bir kadındı.
14. İsrail'in Rabbi'ne, Tanrısına şu
sözlerle yalvardı: "Rabbim, kralım, yalnız sen varsın, Bana yardım edecek
bir sen varsın; Bana yardım et, çünkü yalnızım,
15. Hayatımı tehlikeye atmak üzereyim.
16. Küçükten beri ailemle beraberken bana
öğrettiklerine göre, Rabbim, sen tüm uluslar arasında İsrail'i seçtin, Eski
zamanlarda yaşamış olan Tüm uluslar arasında atalarımızı seçtin; Bizler sonsuza
dek senin mirasın olacaktık; Onlara söz verdiğin biçimde davrandın.
17. "Ama biz sana karşı günah işledik
Ve sen bizi düşmanlarımıza teslim ettin. Çünkü biz onların tanrılarına
tapındık.
18. Rabbim, sen doğrusun.
19. Ama köleliğimizin acısı Onlara hâlâ
yetmedi! Kendi elleriyle putların elini tuttular,
20. Senin dudaklarından çıkan buyrukları
kaldırmak için, Senin mirasını ortadan silmek için, Seni öven ağızları
susturmak için, Sunağını ve evinin ululuğunu söndürmek için,
21. Onun yerine putperestlerin ağzını açmak
için, Değersiz putları övüp Etten ve kemikten bir kralı sonsuza dek
putlaştırmak için.
22. "Rabbim, asanı var olmayan
yaratıklara teslim etme, İnsanların yıkımımıza bakıp bizimle alay etmelerine
Asla izin verme. Tasarılarını onlara karşı çevir, Bize karşı saldırıyı yöneten
kişi sayende herkese örnek olsun.
23. "Anımsa bizi, Rabbim; Tehlikeli
günler yaşadığımız zaman Verdiğin ilhamla kendini bildir. Bana gelince, beni
yüreklendir, Sen ki tanrıların kralısın ve tüm güçlerin Efendisisin.
24. Aslanla karşılaştığım zaman Sen bana
kandırıcı sözler ilham et; Duygularını değiştir, düşmanlarımızdan nefret etsin,
Böylece düşmanlarımızın ve ona benzeyen herkesin sonu gelsin.
25. Bize gelince, gücünle bizi kurtar, Bana
yardım et, çünkü yalnızım, Senden başka kimsem yok, Rabbim.
26. "Sen her şeyi bilirsin,
İnançsızların beni onurlandırmasından tiksindiğimi biliyorsun; Sünnetsizlerin,
Herhangi bir yabancının yatağından nefret ettiğimi biliyorsun.
27. Sıkıntı içinde olduğumu biliyorsun,
Yüksek görevimin simgesinden tiksindiğimi biliyorsun. Kralın sarayına girdiğim
zaman bu simge alnımı kuşatıyor, Pis bir paçavraymış gibi ondan tiksiniyorum,
Boş zamanlarımda onu giymiyorum.
28. Cariyen Haman'ın sofrasında yemek
yemedi, Kralın şölenlerinden hiç zevk almadı, Tanrıların onuruna bir kısmı yere
dökülen şaraptan içmedi.
29. Bu önemli göreve getirildiği günden başlayarak
bu güne dek Cariyen ancak senden zevk duydu, Rabbim, İbrahim'in Tanrısı.
30. "Ey Tanrım, senin gücün her şeye
yeter, Umutsuzların sesini dinle, Bizi günah işleyenlerin elinden kurtar, Beni
kaygımdan kurtar."
D-1. Üçüncü gün Ester duasını bitirdi,
yakaran kişilerin giydiği yas giysisini çıkarttı ve görkemli giysiler giydi.
2-3. Olağanüstü güzel görünen Ester
Tanrı'ya dua etti. Tanrı tüm insanları korur ve onları kurtarır. Ardından
yanına iki hizmetçi aldı. Ester narin haliyle hizmetçilerden birinin koluna
girmişti, ötekisi ise onunla yürüyor, yerde sürünen uzun eteğini taşıyordu.
Ester hizmetçinin koluna isteksizce yaslanıyor gibiydi, ama gerçekten vücudu
çok zayıftı ve kendini taşıyamıyordu.
4. Öteki hizmetçisi hanımının peşinden
yürüyor, yerde sürünen uzun eteklerini kaldırıyordu.
5. Ester tüm güzelliğinin heyecanı ile gül
rengindeydi, yüzü sevinç ve sevgiyle ışıl ışıl parıldıyordu; ama korkudan
yüreği sıkışmıştı.
6. Birçok kapıdan geçtikten sonra Ester
kendisini kralın huzurunda buldu. Kral tahtında oturmuştu, altın ve değerli
taşlarla parlayan devlet giysilerini giymişti. Korkunç bir görünüşü vardı.
7. Görkemli başını kaldıran kral, Ester'e
çok öfkeli baktı. Kraliçe yere yıkıldı. Ester baygınlık geçiriyordu, yüzü
bembeyaz olmuştu ve başını yanında duran hizmetçiye dayamıştı.
8. Ama Tanrı kralın yüreğinde değişiklik
yapıp onu yumuşattı. Korkuyla tahtından fırlayan kral, Ester'i kollarının
arasına aldı ve kendine gelinceye dek onu öylece tuttu. Yatıştırıcı sözlerle
onu avuttu.
9. "Neler oluyor, Ester?" diye
sordu, "Ben senin kardeşinim. Yürekli ol, sen ölmeyeceksin.
10. Buyruğumuz halk içindir.
11. Bana gel."
12. Altın asasını kaldıran kral onu
Ester'in boynuna dayadı; sonra ona sarılıp şöyle dedi: "Benimle
konuş."
13. Ester şöyle yanıt verdi: "Efendimiz,
siz bana Tanrı'nın bir meleği gibi göründünüz ve görkeminiz yüreğimi
kaygılandırdı.
14. Çünkü, efendimiz, olağanüstü bir
görünüşünüz var ve yüzünüz cana çok yakın."
15. Ama Ester konuşurken düşüp baygınlık
geçirdi.
16. Kral üzüldü ve beraberinde olan
kişiler kraliçenin kendisine gelmesi için büyük çaba gösterdiler.